Haber

Panelde İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının sonuçları ve Suriye’ye etkileri tartışıldı

Harmoon Araştırma Merkezi’nin düzenlediği “Gazze’deki Olaylar ve Suriye’ye Etkileri” başlıklı panelde İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının bölgede sonuçları tartışıldı.

Siyaset, Ekonomiİstanbul Sosyal ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (SETA) konferans salonunda düzenlenen panelde, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Acer ve Harmoon Araştırma Merkezi Genel Müdürü Samir Seifan, Harmoon Araştırma Merkezi İstanbul’un sorularını yanıtladı. Yönetici Esma Saeb Afandi, Gazze’de yaşananların bölgeye etkisini anlatıyor.

“Türkiye, Filistin tarafına garantör olabileceğini söyledi”

İsrail’in saldırılarını “meşru müdafaa” olarak savunmasını değerlendiren Prof. Dr. Acer, Filistin topraklarının işgal altında olmasının ve Filistinlilerin işgal altındaki toprakları geri almak için İsrail’e saldırmasının hukuki hak doğurmadığını söyledi. savunma.

Acer, “İsrail adına meşru müdafaa hakkı doğmuş olsa dahi, İsrail’in meşru müdafaa hakkını kullanma konusunda yasal sınırları aştığı açıkça söylenebilir. İsrail’in bir süredir gerçekleştirdiği eylemler Uzun süredir hiçbir hukuki dayanağı yok.” söz konusu.

Türkiye’nin sorunun çözümü için garanti teklifi getirdiğini hatırlatan Acer, uluslararası hukukta kuralların kuvvet yoluyla uygulanmasını sağlayan devletler üstü bir mekanizmanın bulunmadığını, bu nedenle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) işlevini yerine getiremediğini ifade etti. Kuralların uygulanmasında devletlerin rolü önemlidir.

Acer, “Bu sorunun çözümünde ama öncelikle ateşkesin tesis edilmesi ve garanti altına alınmasında, İsrail’in mevcut durumda güvenlik kaygısı varsa ki var, Türkiye bunu ortadan kaldırmak için Filistin tarafına garantör olabileceğini söyledi.” güvenlik endişesi.” Bu kelimeyi kullandı.

Birinci Dünya Savaşı tecrübesi sonrasında dünyanın barışı sağlayacak uluslararası kurumlar oluşturma fikrine geldiğini, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yenilenen bu kurumların artık işlevsiz hale geldiğinin altını çizen Acer, üçüncü bir dünya savaşının yaşanması gerektiğini vurguladı. Daha güçlü bir uluslararası barış sisteminin kurulması adına bir çıkış beklenemez. .

Acer, “Batı Avrupa ülkeleri Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetkisini kabul etti. Diyelim ki 3 yıl sonra bazı İsrailli yetkililere dava açıldı, mahkeme yargılama talebiyle tutuklama kararı çıkardı ama bunları tutuklayacaklar mı?” İnsanlar Avrupa’ya geldiğinde bu da an meselesi.” “Bir test yapılacak. Yapmaları gerekiyor. Mahkemeye taraf olan devletlerin, haklarında yakalama kararı çıkarılan tüm kişileri yakalayıp mahkemeye teslim etmeleri gerekiyor.” söz konusu.

“Araplar Hamas’ı desteklemeye devam etseydi Hamas kesinlikle İran’a yönelmezdi.”

Harmoon Araştırma Merkezi Genel Müdürü Seifan, Hamas’ın 7 Ekim saldırılarını neden düzenlediğini kimsenin sorgulamadığını belirtti.

Gazze’nin 17 yıldır karadan ve denizden abluka altında olduğunu hatırlatan Seifan, “2 milyondan fazla insanın yaşadığı dünyanın en büyük açık hava hapishanesi. Bunu kimse konuşmuyor. Acaba Filistinliler kendilerini savunamıyor mu? Dünya Filistin’deki durumu tamamen unutuyor.” “Gazze’de yaşananlar, Filistin’de 75 yıldır yaşananların sonucudur.” İfadesini kullandı.

İsrail’in Gazze saldırıları çerçevesinde İran’ın konumunu değerlendiren Seifan, İran’ın Irak, Suriye ve Yemen gibi bölge ülkelerinde “yayılmacı politika” izlediğini ancak Hamas’ın İran’la ilişkileri konusunda eleştirilmemesi gerektiğini belirtti.

Seifan, “Hamas kendi meşru müdafaasında. Bu savunmayı yaparken de ihtiyaç duyduğu savunma sistemlerini İran’dan satın almak zorundaydı. Eğer Araplar eskisi gibi olsaydı, özellikle de Körfez, Hamas’ı bu şekilde desteklemeye devam ederse” dedi. Daha önce Hamas kesinlikle İran’a yönelmezdi.” görüşünü paylaştı.

Savaşın yayılmasını kimsenin istemediğinin altını çizen Seifan, İsrail’in 7 Ekim saldırıları nedeniyle bozulan imajını düzeltmek amacıyla Hamas’ı bitirmeye yönelik ve sivil ölümlerine yol açan saldırılarının bölgedeki gerilimi her geçen gün artırdığını, savaşın yayılma ihtimalini artırdı.

Samir Seifan, Hizbullah’ın savaşa doğrudan müdahil olmasının Lübnan için felaket anlamına gelebileceğine dikkat çekti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu